21 Mart 2012 Çarşamba

viz viz....vizeler ggeldiii.


Şu aralar bir yorgun bal böceği var ki sormayın. Ben söylerim.
Haftalardır müzikal hazırlıklarıydı, topluluk işleriydi, sponsorluk görüşmeleriydi, dernek işleriydi, staj işleriydi, almanca kursuydu, bilgisayar kursuydu, ıvırlar zıvırlar derken vizelerime 2.sınıf muamele yaptım, pişman değilim.

Aynı muameleyi kursuma da yapıyorum, bu yüzden dil konusundaki ayran gönüllülüğüme Almanca’dan sonra İspanyolca ile devam edeceğim. Çünkü çok sıkılmaya başladım. Cem Yılmaz haklı, Almanca gerçekten çok kaba, üstelik tüm Hanslar çirkin. Bence.
Ayrıca Türk Telekom stajımın yeri ve zamanının belli olmasıyla beraber yaşadığım coşku, stajın en çetrefilli zamanıma denk gelmesini fark edişimle birlikte balon gibi söndü. Geriye sadece ben, gmailimdeki mail ve sevincim kaldı. Sevincim de sanırım kursağımda bir yerlerde.

Vizelerin gelişiyle bastıran telaş da çok fena. Sürekli bir “ders çalışmam lazım” hali.  Bunun için de 2 gün önce bir atılım yapıp vizelerin ve gönüllerin dostu Işık kırtasiyeyi ziyarete gittim, hallerini hatırlarını ve yeni düşen notları sordum soruşturdum.Tehlike çanları çalmadan hücuma kalkmam lazım.
Ya ben vizeleri alacağım ya vizeler beni, diye yaklaşmayı deneyeceğim bu sefer. Sınavlarımın tümünü bir çırpıda verirsem, içimdeki  bal böcekleriyle el ele verip damat halayı çekeceğiz. İnanırsak olur bence.

Dışardaki bahar havasını görmezden gelişim de ne kadar ultra anormal bir durum.
Baharın gelişine yönelik genellikle ellerimi çırpıştırarak yaptığım sevgi gösterilerimi saymazsak, çiçekli elbisemi, conversimi ve güneş gözlüğümü kuşanıp, oraya buraya papatya toplamaya gitmiyorsam; hani kuşlaar ağaçlaar çiçekler böcekler diyerek ip atlama, top oynama isteğimi bastırıp, tüm bunlar yokmuş gibi davranıyorsam, bunun tek sebebi o zalım vizelerdir.

Kendi kendimi kandırışım, en azından şimdilik, kendimi vizelerime odaklayabilmem açısından daha sağlıklı. Bu yüzden uyumamam gerektiğiyle ilgili beynime ve gözlerime sinyaller gönderip kendime baskı uygulamalıyım.
Bugün yine sabahlar olmasın sloganıyla sabah güneşini göreceğim.

şimdi,
odamın penceresini açıp, ayağıma pantiflerimi geçirip,  üstünde efil efil dumanı tüten nescafemi alıp ders çalışacağım.Yine bir  süre damarlarımda kan yerine nescafe dolaşacak.

Siz de benim gibi düşünüyorsanız gençler, bu gece çalışma masalarımızda toplaşıp, masa lambalarımızı 3 kere yakıp söndürelim. Sonra el ele tutuşup ilham çağıralım olur mu.

Haberleşiriz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder