20 Temmuz 2013 Cumartesi

kariyerim çok ağrıyor anne.




Merhabalar mer haba lar. Sevgili dostlar. Umarım her şey yolundadır. 
Yayınladığım son yazının mayıs ayında kaleme alınmış olması, mayıs ayından bu yana yazmaya değer hiçbir şey yaşamadığımın alfanümerik hali gibi. Kitap okumaya dahi zamanımızın olmadığı, kendimizi dinleyebildiğimiz tek yerin ankaray/otobüs koltukları olduğu bir dönemdeyiz.

Son yazıdan bu yana pek çok şey oldu halbuki ve ben yine yazmalara üşendim. Üşengeçlikte dünya markasıyım, bir taneyim.
Mezun oldum. Kpss ve türevlerine giriyorum, insanları evlendiriyorum, eşi dostu yurt dışına gönderiyorum. Ve  tüm bu geçen zamanda şuraya ayıracak doğru düzgün hiç vaktim yok.
Ülkede yaşanan olaylar, mezuniyetimle ve sona eren üniversite hayatımla ilgili yazmak istediklerim, bankacılık sektöründe başlamaya karar verdiğim meşhur kariyerim ve olağanüstü mülakat ve iş görüşmesi maceralarım yazmakla bitecek diye korkmuş olabilirim dostlar.
İşte bunlar hep üşenen kız davranışları.
Ama şimdi üşengeçliğimi bir kenara öteleyip, altını eşelemek istediğim bir şey var:

Mezuniyetin ardından koşarak gelen boşluk duygusu. 

Çoğumuzun ne halta  yaradığını henüz bilmediğimiz bu duygu, bizlere yıllarca mutluluğun anahtarı olarak monte edildi. "mezun oldu bizim kız mezun oldu okulunu bitirdi üniversite mezunu mezun mezuun."
Evet mezun olduk.
Mezun bireyler olarak, bizi bünyelerine almamak için direnen kurumların ve iş sahibi meslektaşlarımızın bizi kalemtraş misali açmaya çalıştıklarını hissedeceğiz. Artık girilecek sınav kalmadığında ise önce normalleşme sonra bayağılaşma sürecine gireceğiz. Karşımızda bize sürekli ne yapmamız gerektiği üzerine öğütler düzen, söyledikleri uğultuya dönüşecek tecrübeli büyüklerimiz  olacak.

Eğer yakın zamanda vasat da olsa bir iş sahibi olursak, sabah tam vaktinde bizi masamızda bulabilmelerini tek bir motivasyon ögesine borçlu olacağız: tabii ki para 
Halbuki bir sene öncesine kadar, hayatımızı minimum düzeyde idame ettirmemize yetecek miktardan daha fazlasını kazanmak isteyeceğimizi ya da tahammül eşiğimizi yükseltmeniz gerekeceğini düşünmemiştik.
Şimdi ise her ay başında atm ekranında nasıl daha fazla para görebilirimin hesabını yapıyoruz. İlk anda yürek burkan bir detay olarak kayıtlara geçen bu davranışımızı yeni yeni kabulleniyoruz. 
Açık konuşalım. Bölümümüzden ve olmayan iş imkanlarımızdan nefret ediyoruz. Halbuki hayal ettiğimiz mesleğe sahip olmuş olsaydık zamanı geldiğinde yine  işimizden nefret edecektik. 

İçgüdülerimiz diyor ki, iyi kötü bir işe girebilirsem şu an olduğumdan daha mutlu olabilirim. Muhtemelen bundan beş yıl sonra şu an hayalini kurduğumuz işin sahibi olacağız, fakat tükenmek bilmeyen doyumsuzluk sürekli bir üst pozisyonu isteyecek .Her pozisyon değiştirdiğimizde bünyemize masaj yaptırmışız gibi gereksiz bir rahatlama hasıl olacak. 

Tebrikler, hep birlikte kariyer-mutluluk eğrisinin en dibine düştük. 
Şimdi açıp feysbukta şeker falan patlatalım, katil yakalayalım en iyisi napalım.

Bunlar şimdilik dönüşümü muhteşemleştirme çabaları.
Yine dönüp, sizlere ibretlik hikayeler anlatacağım. 
Şimdilik esen kalın.