29 Ocak 2012 Pazar

gidelim.


Çin’de yaşayan herkes aynı anda zıplasa 6.789 şiddetinde deprem olur muydu? İçimdeki yaratıklar bir çin nüfusu kadar çoğaldılar da bünyemde, hepsini birden ayaklandırsam bir zelzele yaratsam içimde de kendime gelsem.

Bir süredir, ki son bir kaç güne tekabül ediyor sanırım bu dönem, doğru düzgün bir şey yapamıyorum; kafam çok karışık, birisi/birileri kafamın içine ellerini sokup, beynimi mıncıklamış, beni darmaduman etmiş gibi hissediyorum çünkü.

Yaşadığım birbirinden rezalet olaylarla beraber, zaten ultra-hardcore hazırlanmış olan hayatım, güzide ailemin-sülalemin pek sevgili fertlerine yetmemiş olacak ki, "Kendi halindeki bir genç kız sömestr tatilinde nasıl asosyalin, otun, (ne bileyim), malın alası yapılır" şeklinde düşünüp, nur topu gibi problemcikler müjdelediler bana şu 3 gündür. Topu aynı anda geldiğinden sanırım, gelecek 2 hafta boyunca zihnimde bir bir birdirbir oynayacak tüm o sorunlar, problemler. Masa başında geçirdiğim vakit kadar, bilgisayar başında bir şeyler yazarak da geçirmem gereken vakitlere ihtiyacım var çünkü.

Hani ben durmadan diyorum ya, kafamda bal böcekleri şöyle vızırdaşıyo , böyle mızırdaşıyo diye.
Sonunda o kadar uzun zaman sonra evine, odasına, bilgisayarına, kitaplarına gömüleceğinin hayalini kuran benlerden bir adeti, çok mutsuz son günlerde.

İçimdeki bir başka ben ise hala eskilerde yaşıyor. Diğeri gelecek için umut besliyor. Diğerinin kafası allak bullak. çünkü, belki bu sefer adam gibi sürüp gidecek bir dönemi bekliyor hayatının bir ucunda (gerçi yurtdışına gidişim de sallantıda, nereye sürüyorsun geri zekalı alt benlik), bir başkası hala onun bunun ettiği dedikodunun, duyduklarının ve kaldıramadıklarının şokunda , ki zaten azarlıyor diğerini ne halt yemeye hala insanları önemsiyorsun dinliyorsun duyuyorsun, kapa kulaklarını otur oturduğun yerde diye. Diğeri diyor, senin başka sorumlulukların var. Öbürü çemkiriyor, herkes için bir şeyler yapmak zorunda değilsin, bırak artık biraz da kendini düşün. Bir başka ben, umutsuz haykırışlarda,  bir başka ben, kızgın. Kızgın işte. Kırgın bir de.

Biri, diğeri, öteki... Kendi içimde bölüne bölüne, ben dediğim şeyden ne kadar da uzaklaşmışım ona şaşırıyorum bazen.

İçlerinde bir tanesi var ki, en çok onu seviyorum son günlerde... Hepsinin canı cehenneme diyor. Bayılıyorum bunu diyen bal böceği'ne.

Kıssadan hisse diyecek olursak, birazcık uzun bir süreliğine kapatıyorum kendimi dışarıya. Ve ben o zamana kadar, pek buralarda olur muyum bilmiyorum, haber vereyim dedim. Sürekli düşünmekten, kurgulamaktan, beynim fatal error verip çökmek üzere. Bu durumda nasıl şeyler yaparım, hiç fikrim yok.

Ara sıra uğrarım sanal aleme sanırım dayanamayıp .Başka yerlere başka şeyler yazmakla meşgul olacağım bir süre. Ama olur da gelemezsem, buralarda olamazsam, sesim soluğum çıkmazsa birkaç hafta kadar, unutmayın beni, özleyin bir de lütfen.

Hem zaten, büyük ihtimalle, birinci haftanın ardından, kafayı yeme aşamasına gelip, blogu açıp bir şeyler yazacağım yine günlük modunda, böhühühühühü böyle böyle oldu diye. 

Kapanışı da aşağıdaki şarkıyla yapar sevgi ve saygılarımı sunarım.

Hadi dinle şunu da gidelim.





1 yorum:

  1. Merhaba,
    Bir süre önce 'Telepatik Amazonlar' adlı blogumun adresini değiştirdim.O tarihten beri beni ve güncellemelerimi kumanda panelinizde göremiyorsunuz.
    Aşağıdaki adresten bloguma tekrar ulaşabilir, dilerseniz izleyiciliğiniz konusunda güncelleme yapabilirsiniz.
    http://lastoftheamazon.blogspot.com/
    Sevgiler

    YanıtlaSil