En sevdiğim
şeyler top 40 listesinde her daim ilk 10 da yer alabilmeyi başarabilmiş zıpır
yiyeceklerden birinin de süt mısır olduğunu söylemiş miydim?
Küçükken mısırın
sütten yapıldığını sanardım. Hatta "hayır, mısır sütten yapılmaz"
diyen annemin bir açıklama yapmasına fırsat vermeden "ee mısır sütten
yapılmıyorsa, süt mü mısırdan yapılıyor yani, e sütü yapan inek değilmiydi
peki?" gibi zihnimin zincirleme anlam karmaşalarına yol açmasına engel
olamamıştım.
Birazcık daha
annem müdahale etmeden düşünmeye devam etseydim "inekten çıkan hayvansal
süt herhalde ki bu da bitkisel süt olmalı" şeklinde bir kanıya
varabilirdim. Ne güzel aklıma mukayyet olamıyormuşum o yaşlarda, şimdi pek
mümkün olmuyor da.
Bir de koçanlısı da ayrı bir hoş olurdu
ki, bitirdikten sonra tadına doyamayıp koçanın tuzlu suyunu soğurmak yeni
heyecanlara yol açardı. Babamın pazardan alıp getirdiği mısırları annemin
düdüklüye atmasını ve onların tabiriyle yavaş yavaş içini çeke çeke pişmesini
bekleyemediğimizden, birkaç tanesini ayırır ocakta közlerdik. Ne güzel
günlerdi.
Şimdi ise yolda, sokak aralarında, kaldırım üstlerinde, ayak üstü her yerde en çok sevdiğim şeyin satılıyor olması hüzünlendiriyor beni.
Lakin her süt mısırcı gördüğümde olduğum yerde zıp zıp zıplayıp ellerimi çırparak kendimden geçiyor olmama ne demeli.
bazen kendimle çelişiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder