-Yazıyorum, daha fazlasını istiyorum, daha fazla yazmayı. Sayfalarımdaki cümle haline gelmiş kelimeler bir zaman sonra karınca gibi oluyorlar. Sanki yürüyorlar, ilerliyorlar. Parmağımı bastırmak istiyorum, ya gerçekten karınca iseler, ya öldürürsem diye vazgeçiyorum. Okumaya devam ediyorum sonra, uzaktan.
-Bu güne kadar okuduğun en iyi kitap, henüz yazmamış olduğun kitaptır bal
böceği. Onu dışarı çıkartmanı sağlayacak kelimeleri hiçbir zaman tam olarak
bulamazsın..
Okuduğun ve sevdiğin kitapları neden sevdiğini
düşünürken en sevdiğin kitapların kafanin icine henüz yazmadığın kitaba en
yakın duran kitaplar olduğunu fark edersin.
Kurulan
cümlelerin, halihazirda içinde bir yerde kurulu halde oynaşan ve öncelikle
senin tarafından okunmayi bekleyen cümlelere benzerliğinden heyecanlanırsın.
Bu kitapları
okumak, sadece senin duyabildiğin ve kimseye anlatmayı beceremediğin bir sesin,
başka seslerin yankısı olabileceğini, onlarla uyumlu olabileceğini
hissettirerek, kafandaki kitabin sayfaları arasında taşıdığın yalnızlığın da
etkisini azaltır.
Bir kitabin, insana bilmediği bir şeyi
göstermekten, öğretmekten çok daha büyük bir işlevi vardır. Satırlar,
kelimeler, noktalar, soru işaretleri, kitabin dışındaki "gerçek"
hayatin dehlizlerinde saklı halde duran düşleri, hisleri ve bir geleceği açığa
çıkarır.
Her gün ayni
pencerenin çerçevesinden ayni şekilde görüldüğü için artık heyecanlandırmayan
bir manzaraya yeni bir gözle bakmana neden olur. Bu yeni gözler, yeni bir
hayata giden yolu da görür.
O yolun dışında
kalan ve inatla insanin hayatına nüfuz eden kötücül, tahripkar, gereksiz
duygular ve anları da geride bırakır. Sadece kitapları bağrınıza
bastırabilirsiniz, sadece orada yazan sözcükler olabildiğince bağırır.
Bir kitap, bir
hayati, alt edebilir."
Kitaplarım.
İki kapak
arasına harflerden yeni bir dünya yaratan kağıtlar..
Hayatını yazmaya
adayanların, hayatını, okuduğunu yaşamaya adayanlara hediyesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder