Hak yiyen,
yanlış yapan ve yapılana göz yuman
birilerini gördüğünde içinden o kişilere olanca gücünle haykirmak, isyan etmek
gelir; haksızlığa ses çıkartmak, müdahale etmek istersin. Çünkü hissettiğin
asil sey üzüntü degil, 'hiddettir'. Fakat yapamazsın, sustururlar. Hazmedilmesi
en zor olan şeydir işte bu. Nereye gidersen git, her yerde; hak, insan olmakla,
adalet güçle orantılıdır.
Mesela ben; bana
dokunmayan yılan bin yaşasın diyemedim hiçbir zaman. Hep bir güçsüzün yanında
olmalıyım mottosu hakim oldu yaşamıma. Ondandır öğretmenlerim lisede hep, kızım
sen avukat ol hiç düşünme mesleğin hazır derlerdi. Tabi ben iktisatçı oldum,
avukat olaydım iyiydi.
Yakın bir
arkadaşım vardı küçükken, hatta en yakınım. Hafif safça bir kızdı,
iyiliğindendi saflığı. Ancak biraz fazlaydı. Ben ne kadar yırtık, konuşkan,
erkek fatma havasındaysam, o da o kadar çıtkırıldım, hayır diyemeyen, sürekli
gülümseyerek dolaşan bir kızdı. İnsanlar bayılır azıcık narin gördüğünün
tepesine çıkmaya, sen birine pardon ya da kusura bakma ile başlayan kibar bir
cümle kurmaya başlıyorsan, daha baştan yanarsın, fark edilir çünkü karşıdakinin
yüz ifadesindeki değişim (tabi senin gibi düşünen biri değilse). Ezebilirim ben
bunu düşüncesi yayılır beyinlerine. Böyle insanlar varken etrafta bu kızcağız
ne durumlara düşerdi, bilemiyorum.
Ciddi bişey
söylerdi dinletemezdi kimseye, sessiz sakin diye tepesine çıkardı herkes,
üzülürdü garibim. Ben de bunu hep gazlardım, istemediğin bişeyi istemiyorum
demekten kaçınma, birine kızdıysan kırıldıysan sözlü olarak uyar, git derdini
anlat içine atma gibi sözlerle kendine getirirdim arkadaşımı. Hatta olur da
önümde zor duruma düşürürlerse kızı, hemen müdahele ederdim. Hani tam şu tipler
vardır ya, sen onun avukatı mısın diye sorulan, evet işte aynen o tiptim ben.
Ama sırf koruma içgüdüsüyle.
Sonra bu kız
zaman içinde çok değişti, daha dobra oldu, daha kendine güvenli, daha dediğim
dedik. Tabi ben bu değişimin etkilerini kendi üzerimde göreceğimi hiç
düşünmemiş olmanın verdiği şaşkınlıkla bazı tavırlar karşısında ne yapacağımı
bilemez hale geldim zamanla. Özgüveni artan arkadaşım yıllardır insanlardan
çıkaramadığı acısını tamamen benim üzerimden çıkarma imkanı bulmaya çalıştı
aklınca. Sonra farkettik ki o da bende hayatımızda birçok etkiye sahip olmuşuz;
o kendi hakkını savunabilmeyi öğrenmişti, ben de birilerinin hakkını
savunabilmeyi.
Cesur olmak kötü
sonuçlar da doğurabiliyor bazen, bu sadece ikili insan ilişkilerinden bir
örnek. Belki de insanlar susmaya bu yüzden bu denli alıştılar, yolda kocası
kadını bıçaklarken yardıma koşmadılar, birisi birisini gözgöre göre kandırırken
sustular '' aman benim başıma gelmedi ya'' dediler.
Düşünüyorum da
bizler lise sıralarında müdür haksız yere arkadaşımızı azarlarken, suçu üzerine
alıp ''ben yaptım hocam'' demiş bir neslin çocuklarıydık
Şimdi de göz
göre göre haksızlığa hataya yanlışa göz yuman bir toplumun gençleriyiz.
Zaman kötü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder