2 Kasım 2011 Çarşamba

Hak'sız'ım.


Hak yiyen, yanlış yapan  ve yapılana göz yuman birilerini gördüğünde içinden o kişilere olanca gücünle haykirmak, isyan etmek gelir; haksızlığa ses çıkartmak, müdahale etmek istersin. Çünkü hissettiğin asil sey üzüntü degil, 'hiddettir'. Fakat yapamazsın, sustururlar. Hazmedilmesi en zor olan şeydir işte bu. Nereye gidersen git, her yerde; hak, insan olmakla, adalet güçle orantılıdır.

Mesela ben; bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyemedim hiçbir zaman. Hep bir güçsüzün yanında olmalıyım mottosu hakim oldu yaşamıma. Ondandır öğretmenlerim lisede hep, kızım sen avukat ol hiç düşünme mesleğin hazır derlerdi. Tabi ben iktisatçı oldum, avukat olaydım iyiydi.

Yakın bir arkadaşım vardı küçükken, hatta en yakınım. Hafif safça bir kızdı, iyiliğindendi saflığı. Ancak biraz fazlaydı. Ben ne kadar yırtık, konuşkan, erkek fatma havasındaysam, o da o kadar çıtkırıldım, hayır diyemeyen, sürekli gülümseyerek dolaşan bir kızdı. İnsanlar bayılır azıcık narin gördüğünün tepesine çıkmaya, sen birine pardon ya da kusura bakma ile başlayan kibar bir cümle kurmaya başlıyorsan, daha baştan yanarsın, fark edilir çünkü karşıdakinin yüz ifadesindeki değişim (tabi senin gibi düşünen biri değilse). Ezebilirim ben bunu düşüncesi yayılır beyinlerine. Böyle insanlar varken etrafta bu kızcağız ne durumlara düşerdi, bilemiyorum.
Ciddi bişey söylerdi dinletemezdi kimseye, sessiz sakin diye tepesine çıkardı herkes, üzülürdü garibim. Ben de bunu hep gazlardım, istemediğin bişeyi istemiyorum demekten kaçınma, birine kızdıysan kırıldıysan sözlü olarak uyar, git derdini anlat içine atma gibi sözlerle kendine getirirdim arkadaşımı. Hatta olur da önümde zor duruma düşürürlerse kızı, hemen müdahele ederdim. Hani tam şu tipler vardır ya, sen onun avukatı mısın diye sorulan, evet işte aynen o tiptim ben. Ama sırf koruma içgüdüsüyle.
Sonra bu kız zaman içinde çok değişti, daha dobra oldu, daha kendine güvenli, daha dediğim dedik. Tabi ben bu değişimin etkilerini kendi üzerimde göreceğimi hiç düşünmemiş olmanın verdiği şaşkınlıkla bazı tavırlar karşısında ne yapacağımı bilemez hale geldim zamanla. Özgüveni artan arkadaşım yıllardır insanlardan çıkaramadığı acısını tamamen benim üzerimden çıkarma imkanı bulmaya çalıştı aklınca. Sonra farkettik ki o da bende hayatımızda birçok etkiye sahip olmuşuz; o kendi hakkını savunabilmeyi öğrenmişti, ben de birilerinin hakkını savunabilmeyi.
Cesur olmak kötü sonuçlar da doğurabiliyor bazen, bu sadece ikili insan ilişkilerinden bir örnek. Belki de insanlar susmaya bu yüzden bu denli alıştılar, yolda kocası kadını bıçaklarken yardıma koşmadılar, birisi birisini gözgöre göre kandırırken sustular '' aman benim başıma gelmedi ya'' dediler.

Düşünüyorum da bizler lise sıralarında müdür haksız yere arkadaşımızı azarlarken, suçu üzerine alıp ''ben yaptım hocam'' demiş bir neslin çocuklarıydık

Şimdi de göz göre göre haksızlığa hataya yanlışa göz yuman bir toplumun gençleriyiz.

Zaman kötü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder