20 Mayıs 2013 Pazartesi

yenge, abla yarısı.

Hep ilk başta şöyle düşündüm: Keşke iki erkek kardeşim olacağına, bir erkek bir kız kardeşim olsaydı. Hatta bir abim bir ablam olsaydı, ya da bir abim bir kız kardeşim, ya da bir erkek kardeşim bir ablam. Yani, müşteri memnuniyeti için aynı markanın iki benzer ürününü bulundurmaktansa; farklı markanın iki benzer ürününü bulundurmak akla en yatkın olanıydı.
Karar verildi: 1 adet erkek kardeş 1 adet de abla.

Hızla ikinci aşamaya geçilirdi. Şimdi abiden vazgeçip, onu hiç tanımadığım ve saç rengini, kollarının kilo taşıma potansiyelini tamamen kendi hayal ürünümden oluşturduğum bir ablayla değiştirmeye karar verdim.
Bu noktada kaşımın biri derin düşüncelerle havaya kalkarken, zaman kazanmak için kafamı kaşıyordum.
Plan patlamıştı. Abimden de vazgeçemezdim.

Tamam bir abla bir kız için herşey demekti. Ayak numarasının ve beden ölçülerinin aynı olması takdirinde tüm kıyafetlerin ve ayakkabıların ikiye hatta ablanın alışveriş tutkusuna göre üçe-dörde katlanması, makyaj malzemelerinin genelde para vermeden otlanılması, eve geç gelineceği zaman arkasının kollanması, kırılan kalp vakalarında yan odada nöbetçi eczane bulunması anlamına gelebilirdi.

Ama gel gelelim abi. Abi bir kız çocuğu için babayla anne arasındaki şehirler arası yolculukta, dinlenme tesisleri gibidir.Aslında hiçbir şey yapmasalar da varlıklarıyla bu dünyada size başka kimsenin vermeyeceği güveni verirler. Yedek can gibidir onlar. Bir abi, kız kardeşinin kalbini kolaylıkla kırabilir, kırdığını söyleyemez, çoğu zaman umursamayabilir, değer vermiyormuş gibi görünebilir, günlerce halini hatrını dahi sormayabilir. Bir abi, kız kardeşi kendisine sarıldığında ona içinden geldiği kadar sıkı sarılmaz. Çünkü kız kardeşinin kemikleri incedir(!) ve onları incitmekten ödü kopar, neyse ki kız kardeşi bunu biliyordur, hatta öyle biliyordur ki bunu, ne yapar eder bir yazısının içine sıkıştırıverir.

Ben bir ablamın olabilmesinin tek yolunun abimi feda etmek olduğunu sanarken, bilemezdim ki, bir gün abim bir kızı bu kadar sevecek, sonra bir eliyle benim elimi, bir eliyle kızın elini tutup, ikimizin ellerini birleştirecek.

Hiç aklıma gelmezdi, başka bir yerde başka bir kadının, bir kız çocuğunu, bir gün benim ablam olsun diye yetiştirebileceği ihtimali.
O kadar garip bir duygu ki bu, yani, konserve yaprak sarması gibi, yolda yürürken para bulmak gibi, google’a ‘”dönem ödevi” yazıp çıktı almak gibi, bir sabah uyandığında başucunda sıcacık tost ve portakal suyu bulmak gibi.. Hiç emek vermeden, birden birileri kucağına bir şeyler bırakıyor, dünyalar senin oluyor.

Sen, iyi ki buldun benim abimi. Ara sıra horluyor, çok yemek yiyor ve sürekli atarlanıyor olmasına rağmen onu sevmeye devam ettin. 

Bir de, bilirsin işte, benim hiç ablam olmamıştı.

1 yorum: